Türkiye’nin yıllardır Kıbrıs’taki çözüm önerilerine sessiz kalan Batı, son olarak Annan planının referandumunda hayır oyu kullanmasına rağmen adanın tek sahibi gibi gördüğü Kıbrıs Rum Kesimi’ni AB üyesi yaparak âdeta ödüllendirdi. Kıbrıs’ta çözümsüzlüğü çözüm olarak gören ve âdeta Türk tarafının haklarını yok sayan batı ülkeleri, toprakları işgal edilen ve hakları gasbedilen, bu da yetmezmiş gibi ambargo nedeniyle insani ihtiyaçlarını bile karşılayamayan Filistin halkı için İsrail’e karşı kılını bile kıpırdatamıyor.
BATI PANİĞE KAPILDI
BM kararlarını İsrail olunca unutan Kıbrıs olunca hatırlayan Batı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kıbrıs Barış Harekâtı’nın yıl dönümünde yaptığı açıklamalar sonrasında paniğe kapıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kıbrıs’ın Maraş bölgesinin yüzde 3,5’inin açılması ve adada iki devletli çözüm önerisine uluslararası tepkiler sürerken konunun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine taşınmasıyla ilgili girişimler başladı.
ABD’nin, Türkiye’nin Maraş konusunda yaptığı açıklamaları kabul edilemez olarak değerlendirerek kınamasının ardından, Rusya da Kıbrıs’ta çözüm sürecinin uluslararası hukuk çerçevesinde yürütülmesini desteklediklerini açıkladı.
Güvenlik Konseyinin veto hakkı bulunan daimî üyeleri Fransa ve ABD’nin Türkiye’nin son açıklama kararına konseyde alınacak güçlü bir cevap verme çağrısına ilk adım diğer daimî üye İngiltere’den geldi.
İngiltere’nin BM Güvenlik Konseyine Maraş konusunda Türkiye’nin son açıklamalarını kınayan, Türk hükûmetinden Maraş bölgesinin kısmen yeniden açılması konusundaki kararından geri adım atmasını isteyen bir metin hazırladığı kaydedildi. Taslak metinde, Maraş bölgesinin BM yönetimine devredilmesi de dâhil olmak üzere Güvenlik Konseyi kararlarına uyulmasının önemini vurgulandığı da belirtildi.
NEW YORK’TA YOĞUN DİPLOMASİ TRAFİĞİ
Karar tasarısı konusunda New York’ta yoğun bir diplomasi trafiği yaşanıyor. İngiltere’nin hazırladığı metni önceki akşam konseyin diğer üye ülkeleriyle de paylaştığı, hazırlanan karar tasarısına diğer üyelerden herhangi bir itiraz gelmezse tasarının en yakın zamanda sunulacağı iddia edildi.
Maraş’ın bir bölümünün yeniden açılmasına yapılan itirazların temelini BM’nin 11 Mayıs 1984 tarihli bir kararı oluşturuyor. Güvenlik Konseyi kararı, muhtemel bir yerleşim girişiminde ise bölgenin BM yönetimine devredilmesi gerektiğini belirtiyor. BM’nin 1992’de aldığı diğer bir kararda da Barış Gücü birliklerinin denetimi altındaki bölgenin Maraş’ı da kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiğini tekrarlanıyor.
Peki, aynı ülkeler tıpkı Kıbrıs Türkleri gibi Filistinlilerin haklarını gasbeden ve 1948’den itibaren Filistin topraklarını işgal eden, sayısız BM ve Güvenlik Konseyi kararını yok sayan İsrail ile ilgili ne yaptı? İşte o kararlar ve sonuçları:
BM KARARI VAR AMA UYAN YOK
Filistin meselesi konusunda sadece BM tarafından alınmış çok sayıda karar var. BM çerçevesinde Genel Kurul tarafından alınan kararlar tavsiye niteliğinde iken Güvenlik Konseyinin karaları bağlayıcı. Ancak, Güvenlik Konseyinin gündemine getirilen bazı tasarıların veto kartının kullanılması sebebiyle karara dönüşmediği veya alınan bazı kararların uygulanmasının takip edilmediği görülüyor. Bu sebeple herhangi bir veto hakkının bulunmadığı ve bütün üye devletlerin oy kullanabildiği BM Genel Kurul kararlarının, aynı zamanda Filistin meselesinde uluslararası vicdanı da temsil ediyor. İşte BM’nin Filistin meselesine dair kararları:
181 sayılı Karar (29 Kasım 1947): Filistin toprakları üzerinde birisi Arap diğeri Yahudi olmak üzere iki bağımsız devletin kurulması ve Kudüs’ün uluslararası bir statüye sahip olmasını öngörüyordu. 14 Mayıs 1948’de bölgede İsrail devletinin kurulması üzerine, Arap-İsrail Savaşı patlak verdi. İsrail topraklarını genişletti. 750 bin Filistinli mülteci konumuna düştü.
194 sayılı Karar (11 Aralık 1948): Filistinlilerin göç etmek zorunda kaldıkları topraklara dönüşü ve Kudüs’ün uluslararası bir yönetime kavuşmasını içeriyordu. Ancak nihai bir sonuca ulaşamadı.
303 sayılı Karar (9 Aralık 1949): BM Kudüs’ün kalıcı olarak uluslararası bir sistemin kontrolünde yönetileceğini açıkladı. Bu sırada Batı Kudüs İsrail tarafından işgal edilmişti, sonuçta karar uygulanamadı.
2253 sayılı Karar (4 Temmuz 1967): İsrail, 1967 Arap-İsrail Savaşı’nda Doğu Kudüs’ün yanı sıra Gazze Şeridi, Batı Şeria, Sina Yarımadası ve Golan Tepeleri’ni işgal etti. BM, İsrail’in Kudüs’ün statüsünü değiştirmeye yönelik faaliyetlerinden derin endişe duyduğunu belirtti.
242 sayılı Karar (22 Kasım 1967): BM, İsrail’in Filistin topraklarının %80’ini işgal ettiği 1967 Savaşı’nın ardından, İsrail’in ele geçirdiği topraklardan çekilmesini istedi.
338 sayılı Karar (22 Ekim 1973): Arap-İsrail Savaşı’nın ardından, BM 242 sayılı kararın uygulanması çağrısı yaptı.
476 sayılı Karar (30 Haziran 1980): BM, Kudüs’ün ilhakının ve sözde başkent ilanının geçersiz olduğunu belirtti. Buna rağmen başta ABD olmak üzere birçok ülke Kudüs’ü başkent olarak tanıdı.
38/180 sayılı Karar (19 Aralık 1983): BM, bu kararında İsrail’in “barışsever bir üye” olmadığı belirtilerek bütün uluslara İsrail ile diplomatik, ticari ve kültürel bağları koparmaları çağrısı yaptı. İsrail’e Kudüs dâhil 1967’den beri işgal ettiği topraklardan çekilmesi çağrısı yaptı.
1.397 sayılı Karar (12 Mart 2002): BM aldığı 1.397 sayılı Karar’la Filistin meselesine ilişkin iki devletli çözüm önerisinde bulundu.
2.334 sayılı Karar (23 Aralık 2016): İsrail’i “uluslararası hukuka aykırı yerleşim faaliyetlerini derhâl ve tamamen durdurmaya” çağıran Karar, 23 Aralık 2016’da kabul edildi. ABD oylamada kararı veto etmek yerine çekimser kaldı. Karar, 14 lehte ve bir çekimser oyla geçti. Mısır tarafından hazırlanan ve kabul edelin kararda “İsrail hemen ve tamamen, Doğu Kudüs de dâhil olmak üzere, işgal altındaki Filistin topraklarında tüm yerleşim yeri faaliyetlerini durdurmalı” çağrısı yapıldı.
10/22 sayılı Karar (21 Aralık 2017): ABD Başkanı Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak kabul ettiğini açıklamasının ardından, BM bütün üye devletlere “Kudüs’te diplomatik misyon kurmaktan kaçınma” çağrısı yaptı.