ABD’de Birleşik Otomotiv İşçileri Sendikası’nın (UAW) General Motors, Ford Motor ve Stellantis ile yaklaşık 150 bin işçinin yeni sözleşmesine yönelik görüşmelerinden mevcut sözleşmenin bitiş tarihi olan 14 Eylül itibarıyla anlaşma çıkmaması sonrasında 13 bin işçi greve gitme kararı aldı. Böylece, sendikanın 88 yıllık tarihinde ilk defa, 3 otomobil fabrikasının işçileri birlikte greve gitti.
Grev kararının ardından sendika üyesi işçiler, General Motors’un Missouri’deki montaj fabrikasında, Michigan’daki Ford fabrikasında ve Ohio’daki Stellantis’in Jeep fabrikasında iş bıraktı.
ENFLASYONDAN ZARAR GÖREN EKONOMİYİ DAHA DA ZORLAYABİLİR
Otomobil işçilerinin grevinin uzun sürmesi halinde pandemiye bağlı tedarik zinciri kesintileri nedeniyle halihazırda düşük olan araç stoklarının daha da düşmesi ve dolayısıyla otomobil fiyatları üzerinde baskı oluşması bekleniyor. Bu durumun halihazırda yüksek enflasyondan zarar gören ekonomiyi daha da zorlayabileceğini belirtiliyor.
Grevinin tek başına bir resesyonu tetiklemesi pek mümkün görünmese de ABD ekonomisini yavaşlatabileceği, istihdam kayıplarını tetikleyebileceği belirtiliyor.
Sendikanın talep ettiği ücret artışları ve sosyal hakların kabul edilmesi durumunda ise otomobil üreticilerine milyarlarca dolarlık ek maliyet oluşacağı öngörülüyor.
Sendika otomobil üreticilerinden 4 yıllık sürede yüzde 36’lık ücret artışı talep ediyor. Bunun karşısında General Motors ve Ford yüzde 20’lik ücret zammı önerirken Stellantis’in teklifi ise yüzde 17,5 düzeyinde.
10 GÜNLÜK GREVİN MALİYETİ 5 MİLYAR DOLARI AŞABİLİR
Danışmanlık firması Anderson Economic Group’un (AEG), UAW işçilerinin, imalatçıların ve genel olarak otomotiv endüstrisinin uğrayacağı potansiyel kayıplara yönelik hesaplamalarına göre, yaklaşık 150 bin UAW üyesinin 3 otomobil üreticisinde yapacağı grevin 10 gün sürmesi halinde toplam 5 milyar dolardan fazla ekonomik kayba yol açabileceği tahmin ediliyor.
Grevin 10 gün sürmesinin toplam 859 milyon dolarlık ücret kaybına ve 989 milyon dolarlık üretici kaybına neden olacağı öngörülüyor.
Pandemi öncesinde rekor düşük seviyelere inen araç stoku yavaş yavaş yükselmesine rağmen Eylül 2019’un oldukça altında seyrederken, çok kısa süreli bir grevde tüketici ve bayi kayıplarının etkisinin izole edilebileceği değerlendiriliyor.
Ancak mevcut stokların 2019’daki seviyesinin yaklaşık 5’te 1’i civarında olduğu göz önüne alındığında, bu koşullardaki grevin muhtemelen bayileri ve müşterileri çok daha erken etkilemesi bekleniyor.
ABD’nin çelik talebinin 4’te 1’inin otomobil kaynaklı olması nedeniyle, söz konusu grev çelik sektörünü de yakından ilgilendiriyor.
ENFLASYONDAKİ MEVCUT DÜŞÜŞE ENGEL OLABİLİR
Moody’s Analytics Başekonomisti Mark Zandi, yaptığı açıklamada, otomobil işçilerinin grevinin uzun sürmesi halinde ABD ekonomisinin ekonomik büyümesini olumsuz etkileyeceğini söyledi.
Zandi, “UAW 3 yerli araç üreticisinin tamamına karşı eylül ortasından ekim sonuna kadar greve giderse, bu 4’üncü çeyrekte reel GSYH büyümesini yıllıklandırılmış olarak tahminen yüzde 0,2 oranında azaltacaktır.
Bu küçük bir etki ama özellikle yüksek petrol fiyatları, yüksek mortgage (konut kredisi) oranları, öğrenci kredisi ödemelerinin askıya alınmasının sona ermesi ve federal hükümetin kapatılması da dahil olmak üzere gelecek aylarda büyümeye yönelik diğer potansiyel olumsuzluklar bağlamında anlamlı.” diye konuştu.
Söz konusu olumsuzluklara ilişkin makul ve daha karanlık alternatif senaryolar altında ise ekonomik büyümenin dördüncü çeyrekte neredeyse durma noktasına gelebileceğine işaret eden Zandi, UAW’nin 4’üncü çeyreğin tamamı boyunca 3 otomobil üreticisine karşı grevde olması ve diğer tüm olumsuz varsayımların geçerli olması durumunda ise reel GSYH’nın 4’üncü çeyrekte yatay seyredebileceğini aktardı.
Zandi, UAW’nin grevinin dünya çapında pandemiye bağlı tedarik zinciri kesintileri nedeniyle halihazırda düşük olan araç stoklarını azaltacağını da belirterek, bunun araç fiyatlarında ilave düşüşlere engel olabileceğini ve hatta potansiyel olarak fiyatları artırabileceğini, enflasyondaki mevcut düşüşü engelleyebileceğini ve ABD Merkez Bankası’nın (Fed) ya faiz oranlarını yeniden artırması ya da faiz indirimine başlama tarihini geciktirmesi için ek baskı oluşturabileceğini ifade etti.