1. Haberler
  2. MAGAZİN
  3. Anthony Hopkins: Gençler rollerini aşırı derecede ciddiye almasın

Anthony Hopkins: Gençler rollerini aşırı derecede ciddiye almasın

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

◊ Yoğun iş temposu olan bir aktörsünüz. Pandemiyle birlikte evlere kapanmak zorunda kalınca bu durumla nasıl başa çıktınız?

– Sadece kabullenip hayatıma devam etmeye karar verdim. Okudum, resim yaptım, piyano çaldım. Yapacak uğraşlarım vardı. Yaklaşık 5-6 yıldır durmaksızın çalışıyorum. Ağır projeler yaptım. Hiçbir şey yapmamak güzeldi…

◊ 83 yaşındasınız… Zihin ve beden arasındaki dengeyi sağlamak ve sağlığınızı korumak için nelere dikkat ediyorsunuz?

– Spor yapıyorum. Bir spor salonum var. Koşu bandım var. Biraz ağırlık çalışıyorum. Oldukça güçlüyüm. Güçlü ve kaslı biri olarak doğdum. Gallerli geçmişim yüzünden sanırım oldukça kaslıyım. Bu yüzden hâlâ egzersiz yapıyorum ve elimden geldiğince esnek kalmaya çalışıyorum.

BU KADAR UZUN YAŞADIĞIM İÇİN MİNNETTARIM

◊ Haftada kaç gün spor yapıyorsunuz?

– Haftanın 5 günü spor yapıyorum. Yorucu değil tabii… Çok okuyorum ve meditasyon yapıyorum. Ne zaman üzerime karanlık ruh halleri gelse neşeli kalmaya çalışıyorum. Pandemi mesela… Dünya daha önce de krizlerden geçti. Dünyanın bu yönünü kabul etmemek ve bu konuda duygusal konuşmak istemiyorum. Hayatımda başıma gelen ne varsa teşekkür ediyorum.

Özellikle yaptığım işte. Zor bir sektörün içindeyim. Yıllar önce Amerika’ya geldim ve burada harika bir hayata sahip oldum. Sahip olduklarım için takdir ve şükran duyuyorum.

Bunları söylüyorum fakat bir aziz değilim. Bu kafa yapısına yavaş yavaş ve garip bir şekilde geliyorsun. Bu arada dünyada çok fazla acı ve ızdırap da var. Bu kadar uzun yaşadığım için minnettarım çünkü çok şey hatırlıyorum.

◊ Neleri mesela?

– İngiltere ve Galler’deki savaş sonrası yılları hatırlıyorum mesela… 2. Dünya Savaşı’ndan hemen önce doğdum ve savaşın son yıllarını hatırlıyorum. Şükürler olsun biz çok acı çekmedik. Beni devam ettiren ve aktif tutan şeyin bir bakış açım olduğunu düşünüyorum. Belgesel filmlere bakıyorum. Bu konuda biraz takıntılıyım. Savaş sonrası Avrupa’daki yıkımın, dehşetin, milyonlarca ölümün gösterildiği belgesel filmleri izliyorum. Sonra bugünkü dünyamıza bakıyorum ve düşünüyorum. Evet bazen işler zorlaşıyor ve garip zamanlardan geçiyoruz ama yine de insanoğlu hayatta kalıyor…

Barbaros Tapan, usta aktörle daha önce yüz yüze röportaj yapmıştı.

ROLÜME HAZIRLANIRKEN SADECE SENARYODAKİ SATIRLARI EZBERLİYORUM

◊ En son “The Father”da muhteşem performans sergilediniz… Sizin gibi dev aktörün karakteri nasıl oluşturduğunu merak ediyorum…

– Sadece senaryodaki satırları ezberliyorum.

◊ Tüm karakterlerde izlediğiniz yol bu mu?

– Evet, hepsinde… Biraz sığ bir cevap oldu sanırım ama benim için üzerinde fazla durmanın, derinlere dalmanın ve yoğun bir şekilde içine girmenin bir anlamı yok. Çünkü çok uzun zamandır bu işi yapıyorum. Çalışmaktan, evden çıkmaktan, farklı bir şeyler yapmaktan ve yenilikten keyif alıyorum….

İşimi Sir Laurence Olivier, John Gielgud, Peter O’Toole ve Katharine Hepburn gibi harika insanlarla çalışarak öğrendim. Onların nasıl çalıştıklarını izledim. Amerikalı film yıldızlarını izlemeyi her zaman çok sevdim… “Casablanca”daki Humphrey Bogart mesela ne kadar zorlamasız, ne kadar doğal… Spencer Tracy, Bette Davis ve diğerleri… Bana göre bu isimler harika sinema ve sahne oyuncularının başlıca örnekleri.

◊ 7 gün 24 saat karakteri yaşayan aktörler de var… Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Meryl Streep, “The Bridges of Madison County” röportajında çok ilginç bir şey söyledi. Gazeteci,  Meryl’e canlandırdığı rolün çok yoğun konsantrasyon ve dikkat gerektirdiğini söyledi. Meryl, “Hayır, aşırılık ihtiyacın olan son şey” dedi. Gevşemek zorundasın. Yapman gereken ödevini çalışmak, hazırlığını yapmak, rolünü ve diyaloğu öğrenmek…

Gençken çok iyi oyuncu olmak için zorlayabilirsiniz… Ben William Holden veya Robert Mitchum gibi harika adamların hayranıyım. Onlarda gördüğüm sadece rahat bırakmalarıydı. Gençler, bence aşırı derecede ciddiye almamaya çalışsınlar, inanın bu işleri daha kolay hale getiriyor. Rolün içinden geçsinler, diyalogların hakkını versinler ve sakin olsunlar…

Hayat zor, ben çok şanslıyım

“The Father”da canlandırdığınız karakter demans hastalığıyla savaşıyor. Bu hastalıkla ilgili paylaşmak istedikleriniz var mı?

– Demansı sadece bir arkadaşımda yaşadım. Ailesini, damadı ve kızını nasıl etkilediğini gördüm. Çektikleri acıyı gördüm. Oturur kahvesini içerdi ve kim olduğunu bilmiyordu. Ne kadar garip bir dünya olduğunu düşündüm ve belki bir bakıma rahatlatıcıdır. Bilemiyorum… Belki de doğanın kapanma şekli budur. Ben çok okuyup resim yapıyorum ve piyano çalıyorum. Carnegie Hall’da çalmak istediğim için değil. Beynimi aktif tuttuğu için… Ve hafızamı devam ettirebilmek için bir şeyler ezberliyorum. Aslında geriye dönüp hayatıma bakıyorum ve her şey sanki senaryosu benim için başka biri tarafından yazılmış bir illüzyon gibi duruyor. Hayat zor, ben çok şanslıyım. İnsanlar ölüyor. 83 yaşındayım ve geriye dönüp baktığımda buraya nasıl geldiğimi düşünüyorum. Bunca yıl nasıl hayatta kaldım. Sanki başka birinin hayatının uzun bir hikayesi gibi hissediyorum.

Düzenli misiniz? Çevrenizdeki detaylara ne kadar dikkat edersiniz?

– Bu soruyu karıma sormalısın. Düzeni severim çünkü zaten dağıtan da benim… Mesela kitapları üst üste yığarım ve sonra hepsi üzerime düşer. Kendime karnaval diyorum, karnaval insanı gibiyim. Çekimler genelde Paris veya Roma gibi yerlerde. İş bitince başka bir işe geçiyorum bana göre bu karnavalda olmak gibi. Doğaçlama yaşıyorum, plan yapmıyorum…

Resim yap, mutlu öl

◊ Yetenekli bir ressam olduğunuzu biliyoruz ve pandemi sırasında resim yaptığınızı söylediniz. Pandemi sırasında tarzınız değişti mi?

– Pandemide hiçbir şeyi değiştirmeye çalışmadım. Eğitimli bir ressam değilim. Akademik bir geçmişim yok ve bu yüzden doğaçlama yapıyorum. Stüdyoya giriyor, tuval koyuyorum ve başlıyorum. Ne yapacağımı planlamıyorum. Sadece boyayı sürüyorum. Herhangi bir amaç için resim yapmıyorum. “Resim yap ve mutlu öl” diyen yazar Henry Miller’ın tavsiyesini dinliyorum. Ama tablolarım satılıyor. Vegas’ta ve Hawaii’de sergilerim var. İnsanlar resimlerimi satın alıyor. Ben ise renkleri seviyorum. Kolombiya renklerini kullanarak Latin tablolar yapmayı deniyorum. Herhangi bir formum yok. Herhangi bir tarzım yok.

◊ Sizi piyano çalarken izlediğim videolarda kediniz hep kucağınızda. Bunun özel bir nedeni var mı?

– Evet, çünkü hayvanseverim. Kedileri ve köpekleri kurtarıyoruz. Yakın zamanda bir tanesini kurtardık, ağır yaralıydı. Şimdi durumu iyi. Hayvanları seviyorum çünkü bize çok şey öğretiyorlar. Tüm hayvanlara büyük saygı duyuyorum ve onların üstün zekasını küçümsemiyorum.

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir