Son röportajında, tanınmış ressam Beyza Mendeloviç, sanatla kurduğu derin bağı ve tuvallere aktardığı karmaşık duyguları konuşturdu. Sanat dünyasında yaklaşık 7 yıllık bir geçmişe sahip olan ve aynı zamanda 20 yılı aşkın bir süredir kurumsal alanda yer alan Mendeloviç’in hikayesi tutku ve profesyonellik arasında ilginç bir denge sunuyor.
Mendeloviç, mitoloji, arkeoloji ve geçmiş yaşamları keşfetmesi gibi çeşitli kaynaklardan ilham alıyor. Sanatındaki duygusal evrim, altı yıl önce eşinin motosiklet kazasında yaşadığı trajik kayıp ile derinleşti. Bu dönem, ölüm ve öteki dünya temalarını keşfetmesine yol açtı, özellikle Mısır mitolojisi üzerinde odaklanarak.
Sanatçının profesyonel yolculuğu, 2019’da yeni bir kreatif dönemin başlangıcını işaret ederek başladı. Önemli bir not olarak, Mendeloviç ilk resmini 10 yaşında, guaj boya ile yapılmış bir natürmort eserini 40 lira karşılığında satışa sunarak gerçekleştirdi.
Mendeloviç’in son eserleri, farklı mitolojilerden gelen gezegenlerle tanrıların bağlantısına odaklanan tematik bir ilerleme sergiliyor. Bu seri, Yunan ve Roma mitolojilerindeki Zeus ve Jüpiter gibi farklı kültürlerin tanrılarının benzer kimliklerine dair çarpıcı paralellikleri keşfetmesiyle dikkat çekiyor.
Mendeloviç’in sanatının önemli bir yönü, duygularını samimi bir şekilde ifade etme yeteneğinde yatıyor. Resimleri, içsel duygularını yansıtarak deneyimlerini ifade etme ve işleme sürecini sağlıyor. Sanatçı, yaratıcı süreçte finansal kısıtlamalardan ve toplumsal beklentilerden bağımsız bir özgürlük hissi yaşadığını belirtiyor.
Başarılı sanat kariyerine rağmen, Mendeloviç pazarlama alanında bir kurumsal rolde bulunmaya devam ediyor ve bunu yaratıcı çabalarıyla mükemmel bir şekilde birleştirdiğini düşünüyor. Bu çift varlık, ona sanatı ve ticareti sorunsuz bir şekilde birleştirme yeteneği sağlıyor. Mendeloviç, özellikle Instagram gibi sosyal medya platformlarını kullanarak, sanatını ve izleyiciyle olan bağını güçlendiriyor, yaratıcılığının ticari yönünü sergiliyor.
Sonuç olarak, Beyza Mendeloviç’in yolculuğu, tutku ile pragmatizmin kusursuz bir uyumunu gösteriyor. Sanat ve ticaret dünyalarını başarıyla birleştirmesi, onu çağdaş sanat sahnesinde dikkate değer bir figür haline getiriyor.
